The Killing School | Inside The Worlds Deadliest Sniper Program
“Bir kez daha ölümü kandırdığımı söyleyebilirsiniz, ama ben bunu böyle görmüyorum. Orpheus Hades'i kandırmış olabilir; Ingmar Bergman, Max von Sydow'un ölümle satranç oynamasına izin vermiş olabilir; ama bunlar sadece hikayeler. Gerçek hayatta ölüm, kandırabileceğiniz ya da atlatabileceğiniz bir şey değildir. Ölüm, rüzgar gibidir: istediği yöne eser.” Bu, Brandon Webb’in en yeni kitabı The Killing School'un Prologundan bir alıntıdır.
Çoğu zaman, insanların kendilerine ya da başkalarına “Keskin Nişancı” demesine şahit oluyorum çünkü iyi bir tüfek atışına sahiptirler. Bu gerçekten, gerçek Keskin Nişancılarımıza haksızlık ediyor, çünkü onlar sadece ortalama bir atış yeteneğine sahip olmaktan çok daha fazlasıdırlar. The Killing School'da Brandon Webb tam olarak bunu tanımlıyor; uzun mesafe hassas atış yapabilme meselesi değil, fark edilmeden hareket edebilme, keşif yapabilme ve düşmanınızın bir adım önünde olabilme meselesidir.
Kitap boyunca, SEAL’ın Keskin Nişancı okulunun yeniden yapılandırılmasını ve sadece atış yapmak dışında neler olup bittiğinin perde arkasını anlatıyor. Gerçek bir Keskin Nişancı olmanın yanı sıra, Özel Operasyonlar Keskin Nişancısı olabilmek için gereken zihinsel ve fiziksel dayanıklılık dünyadaki başka hiçbir güç tarafından eşleşilemez. Okulun içindeki görüntülerden, becerilerini test etme hikayelerine, The Killing School, “Keskin Nişancı” teriminin arkasındaki gerçek anlamı gözler önüne seriyor.
Bu makaleyi paylaş